Zümer, 39/3
Cüz
Hizb
Sayfa
3
اَلَا
iyi bil ki
لِلّٰهِ
yalnız Allah'ındır
الدّ۪ينُ
din
الْخَالِصُۜ
halis
وَالَّذ۪ينَ
ve kimseler
اتَّخَذُوا
edinen
مِنْ
دُونِه۪ٓ
O'ndan başka
اَوْلِيَٓاءَۢ
dostlar
مَا
نَعْبُدُهُمْ
biz bunlara tapmıyoruz
اِلَّا
dışıda (bir sebeple)
لِيُقَرِّبُونَٓا
bizi yaklaştırmaları
اِلَى
اللّٰهِ
Allah'a
زُلْفٰىۜ
daha yakın
اِنَّ
şüphesiz ki
اللّٰهَ
Allah
يَحْكُمُ
hükmünü verecektir
بَيْنَهُمْ
onlar arasında
ف۪ي
مَا
ne ki
هُمْ
onlar
ف۪يهِ
onun hakkında
يَخْتَلِفُونَۜ
ayrılığa düşüyorlar
اِنَّ
şüphesiz ki
اللّٰهَ
Allah
لَا
يَهْد۪ي
doğru yola iletmez
مَنْ
olanı
هُوَ
o
كَاذِبٌ
yalancı
كَفَّارٌ
nankör
Diyanet Vakfı Meali
Dikkat et, hâlis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez.
Suat Yıldırım Meali
İyi bilin ki halis din, yani bütün gönlüyle candan itaat, yalnız Allah'a yapılır. Allah'tan başka birtakım hâmiler edinerek: “Biz onlara sırf bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz. ” diyenlere gelince, elbette Allah, onların hakkında ihtilaf ettikleri hususlarda aralarında hükmünü verecektir. Allah yalancılığı, nankörlük ve kâfirliği huy edinenleri hidâyet etmez, emellerine kavuşturmaz. [16, 36; 21, 25; 18, 110; 34, 40-41]