Kehf, 18/31
Cüz
Hizb
Sayfa
31
اُو۬لٰٓئِكَ
onlar öyle kimselerdir ki
لَهُمْ
kendileri için vardır
جَنَّاتُ
cennetleri
عَدْنٍ
Adn
تَجْر۪ي
akar
مِنْ
تَحْتِهِمُ
altlarından
الْاَنْهَارُ
ırmaklar
يُحَلَّوْنَ
bezenirler
ف۪يهَا
orada
مِنْ
اَسَاوِرَ
bileziklerle
مِنْ
-dan
ذَهَبٍ
altın-
وَيَلْبَسُونَ
ve giyerler
ثِيَابًا
giysiler
خُضْرًا
yeşil
مِنْ
سُنْدُسٍ
ince ipekten
وَاِسْتَبْرَقٍ
ve kalın ipekten
مُتَّكِـ۪ٔينَ
yaslanırlar
ف۪يهَا
orada
عَلَى
üzerine
الْاَرَٓائِكِۜ
koltuklar
نِعْمَ
ne güzel
الثَّوَابُۜ
sevap
وَحَسُنَتْ
ve ne güzel
مُرْتَفَقًا۟
ağırlanma
Diyanet Vakfı Meali
İşte onlara, alt taraflarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Onlar Adn cennetlerinde tahtlar üzerine kurularak orada altın bileziklerle bezenecekler; ince ve kalın dîbâdan yeşil elbiseler giyecekler. Ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri!
Suat Yıldırım Meali
İşte onlara, içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Orada tahtlar üzerine kurularak kendilerine altın bilezikler takılacak, ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler giyecekler. Tahtlara kurulacaklar. Ne güzel mükâfattır bunlar ve ne güzel bir meskendir o cennet! [35, 33; 25, 75-76]