Furkân, 25/18
Cüz
Hizb
Sayfa
18
قَالُوا
derler ki
سُبْحَانَكَ
senin şanın yücedir
مَا
كَانَ
değildi
يَنْبَغ۪ي
yaraşır
لَنَٓا
bize
اَنْ
نَتَّخِذَ
edinmek
مِنْ
دُونِكَ
senden başka
مِنْ
اَوْلِيَٓاءَ
veliler
وَلٰكِنْ
fakat
مَتَّعْتَهُمْ
sen onları ni'metlendirdin
وَاٰبَٓاءَهُمْ
ve atalarını
حَتّٰى
kadar
نَسُوا
unutuncaya
الذِّكْرَۚ
anmayı
وَكَانُوا
ve oldular
قَوْمًا
bir topluluk
بُورًا
helaki hak eden
Diyanet Vakfı Meali
Onlar: Seni tenzih ederiz. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda (seni) anmayı unuttular ve helâki hak eden bir kavim oldular, derler.
Suat Yıldırım Meali
Onlar şöyle cevap verirler: “Sübhansın! Yüceler Yücesisin! Senden başka dost edinmeyi düşünmek bize yaraşan şey değildir. Ne var ki Sen onları ve babalarını, nimetlerine mazhar edip ömür vererek yaşatınca onlar Sen'i anmayı unuttular ve helâke müstahak bir güruh haline geldiler. ” [34, 40-41; 46, 5-6]